Osman Nuri ÖZGEN

Osman Nuri ÖZGEN - 1Osman Bey (Osman Nuri ÖZGEN) o yıllarda, Rize Merkeze bağlı yeni adı Akpınar eski adı (Kalamoz) köyünde, 1888 yılında dünyaya gelmiştir. Babası İsmailoğlu Tevfik Bey, annesi de Cemile Hanım’dır. Altı kardeşin en büyüğüdür. Babası, Batum’da bir ara gazyağı fabrikası müdürlüğü yapmış ve daha sonra Rize’ye gelerek Müftü Mahallesine yerleşmiştir. Rize’nin Ruslar tarafından işgal edildiği 1916–1918 yılları arasında babası Rize Belediye Başkanı idi. Rize ve Trabzon’da ilk, orta ve lise tahsilini tamamladıktan sonra, İstanbul’da yüksek öğrenimini inşaat mühendisi olarak yaptı. Son Osmanlı Meclisi Milletvekili ve 1920 Ankara Büyük Millet Meclisi’nde Lazistan (RİZE) milletvekili oldu. Fransızca ve Rusça’yı çok iyi derecede bilen Osman Nuri Özgen, Fevziye Kurtuluş Hanımefendi ile evlenerek, Cahit, Nahit, İbrahim, Saadet, Tevfik ve Selma adlarında altı çocukları olmuştur. 1943’te İstanbul’da öldü. Erenköy Sahrayı Cedit mezarlığında toprağa verildi.

Sovyetler, Anadolu’da başlayan kurtuluş mücadelesini, yakından izlemekte idiler. İstanbul’da eski ittihatçılarla, Balıkesir’de Kâzım (OZALP) Beyle ve Havza’da 25 Mayıs1919 tarihinde Mustafa Kemal Paşa ile görüşülmüştü. Havza’da yapılan görüşmede Mustafa Kemal’e, Sovyetlerin her türlü para, silah ve cephane yardımı yapacağı şeklinde, sözlü bir teminatta bulunulmuştu.

Mustafa Kemal, 23 Nisan 1923 tarihinde Ankara’da T.B.M.M.’ni açtıktan sonra, 26 Nisan 1920 tarihli bir mektubu Lenin’e göndererek, Ankara-Moskova arasındaki siyasi ilişkileri başlatmıştı. Sovyet Dışişleri Bakanı Çiçerin tarafından, 3 Haziran 1920’de bu mektuba cevap verildi. Böylece Sovyet Hükümeti, T.B.M.M. Hükümetini resmen tanımış ve iki hükümet arasında diplomatik münasebetler resmen kurulmuştu.

Resmi münasebetler, Haziran 1920’de başlamasına rağmen Mayıs ayı başında Şerif Manotov (Aslen Başkır) isimli resmi olmayan bir Sovyet temsilcisi Ankara’ya gelmiş bulunuyordu. Diğer yandan savaşın galip devletleri Serv Barış Antlaşması’nı hazırlamışlardı. Bu antlaşmayı imza etmek üzere İstanbul hükümeti temsilcileri de, 2 Mayıs 1920 tarihinde İstanbul’dan hareket etmişlerdi.

Serv Antlaşması’nın Türk Milleti ve Ankara hükümetince uygulanmaması için kuvvete ihtiyaç bulunmaktaydı. Bu kuvveti sağlamak içinde Sovyet Rusya’dan yardım alma mecburiyeti vardı. Zaten Mustafa Kemal 5 Mayıs 1920 tarihinde ilk İcra Vekilleri toplantısında; Türk-İngiliz ve Sovyet ilişkilerinin bir değerlendirilmesini yaptıktan sonra bir dostluk antlaşması yapmak ve ihtiyaç olan Askeri silah ve cephane ile gerekli olan araç-gereç ve para yardımı almak üzere Dış İşleri Bakanı Bekir Sami (Kunduh) Bey başkanlığında, İktisat Vekili Yusuf Kemal (Tengirşek), Doktor Miralay İbrahim Tali (Öngören), Lazistan (Rize) Mebusu Osman Bey (Özgen) ve Erkânıharbiye Kaymakamı Seyfi (General Seyfi Düzgören) Beylerden oluşan bir heyet oluşturuldu.

Rusya’ya gönderilecek bu heyetin görevi, Sovyetlerle diplomatik ilişkileri bir an önce kurup, gerekli yardımı almak ve bu yardımları Ankara’ya tez elden ulaştırmaktı. O sırada memleketi tarafında bulunan ve Rusça bilen Lazistan (Rize) Millet Vekili Osman Bey’de, heyete Rize’den katıldı.

11 Mayıs 1920 günü Ankara’dan yola çıkan heyet, Erzurum’a gelerek Kâzım Karabekir Paşa ile buluştu. Ankara ile yapılan girişimler sonucunda Doğu Anadolu’da Türk ordusu Ermenilere karşı harekete başladı. Ermeni kuvvetleri Aras Nehri civarında idiler, buradan Rusya’ya gitmek tehlikeli olduğundan kara yolundan değil deniz yoluyla gidilmesine karar verildi. Heyet Erzurum Trabzon yolu üzerinden Rize’ye geldi. 9 Temmuz 1920 tarihinde Rize’nin Gündoğdu beldesi Hamidiye Köyünde bir gece kalındıktan sonra, Rize’den 10 Temmuz 1920’de Rusya’ya hareket edildi.

Heyet motorla Rus sahillerinden giderken, Bolşevik askerleri bir motordan kendilerine ateş açıp durdurdular. Evraklarını kontrol ettiler, belgeleri Rusça olmadığından, Soçi Limanına getirilip burada bir müddet beklettikten sonra, Tuapse limanına gelindi ve motor orada demirledi.

Tuapse’de akşam yemeğini, Türk Kaptanı Aslan Kaptanın motorunda yiyen heyet, burada, Tuapse inkılâp komitesi başkanı ve o havalinin Müslüman cemiyeti başkanlarıyla görüştü. Rus Hariciye Komiseri (Dışişleri Bakanı) Çiçerin’den, Moskova’ya hareket etmeleri yönünde emir geldi ve heyet Tuapse’den trenle Moskova’ya doğru hareket etti. Bir gün sonra Rostof’a ve 19 Temmuz 1920 tarihinde ise Moskova’ya ulaşıldı.

Moskova’da; 24 Temmuz 1920’de, Hariciye Komiseri Çiçerin ve Müsteşarı Karahan’la, Moskova’da tanıştıkları Doktor Fuat Beyi de yanlarına alarak saat beşte bir toplantı yapıldı. Bu toplantıda Çiçerin Fransızca ve Karahan da Rusça konuştu. Heyet Moskova’da iken Tatarlar mektebinde Verilen bir özel yemekte o tarihte orada bulunan Enver Paşa ile de buluşup görüşüldü.

Bu arada heyet Moskova’da Karadeniz takacılarından Hamit’le tanıştı. Hamit; İstanbul’da Şile ile Çamlıca arasında bulunan ve Türklere çok kötülük eden Rum eşkıya çetelerini, Yeniköy adlı Rum Köyünü Rumlardan temizleyen, Rizeli Kahraman İpsiz Recep’in adamı idi. Bu yiğitler o zamanlar Kuvayî Milliye’ye değerli hizmetler yapmışlardı. Çarlık kuvvetlerine karşı Bolşeviklere yardım etmişlerdi. Bu Karadeniz takacılarının Moskova’da çok mevkileri vardı. Hamit’in de heyete oldukça yardımları oldu.

İktisat Vekili Yusuf Kemal Tengirşek Rusya’dan Ankara’ya silah ve cephane gönderme işlerini, Rize Mebusu Osman Bey’in yerine getirdiği, Moskova’dan birlikte hareket ettiklerini ve onu Rostof’a bırakıldığı anı kayıtlarında geçmektedir.

Türk heyetinin Sovyetlerden istediği silah ve mühimmat:
3 Ağustos 1920 tarihinde Hariciye Komiseri Çiçerin ile yapılan toplantı sonunda Rusya’dan; 2000 bin tüfek, 5 milyon mermi. 300 top ve 75 bin mermi ve top başına 1000 mermi. 500 makineli tüfek ve her birini 15’er bin mermi ve yedek parça. 200 sahra telefonu ve yeterince kablo. 5 telsiz istasyonu, (200-500 km. konuşmalar) için. 200 uçak. 100 kamyon ve otobüs. 40 binek otomobil. 100 bin asker için elbise. 50 bin kaputluk kumaş. Mermi yapım tezgâhları. Eskişehir fabrikasını büyütmek için uzman eleman. Demiryolları için gerekli ray. Erzurum’da bir silah fabrikası. 600 bin kg benzin. Deniz nakliyesi için motor talep edilmişti.

Sovyetler, bu isteklerin en önemlilerini dikkate almadan, ancak dörtte birini karşıladılar. Bunun bir sebebi Türkiye’nin; Amerikanın istediği Ermeni politikasını benimsememesi, diğer bir sebebi de Sovyetlerin ısrarla “Bitlis, Van. Muş” İllerinden bir kısım toprağın Ermenilere verilmesinin zaruri olduğunu belirtmesi idi. Birde Türkiye genelinde, Bolşevik eylemlere karşı, anti-Komünist bir tutum, bu duruma etken olmuştu.

Sovyet Hariciye Komiseri Çeçerin’le heyet arasında yapılan görüşmede Çeçerin’in; “Türklere yapılacak yardımın bir esasa dayandığını, daha önce görüştükleri Cemal ve Halil Paşa’ların da bu hususu kabul ettiklerini” iletmesi neticesinde; Dış İşleri Bakanı Bekir Sami Bey’de; “Vaat edilen yardımın buna dayalı olduğunu bilmiyorduk, şunu da belirmeliyim ki, Camal ve Halil Paşaların Türk Milleti namına söz söyleme hakları yoktur” diyerek cevap verdi. Çeçerin’in anlamsız ısrarı üzerine, gece yarısından sonra üç buçuk saat süren görüşme neticesiz olarak son buldu. Bekir Sami Bey’de bu görüşmeleri bir rapor haline getirip Ankara’ya bildirmek ve yeni talimatlar almak için Yusuf Kemal Tengirşek’ı Ankara’ya gönderdi.

Rusya’dan Türkiye’ye gönderilen silahlar:
Birinci Düzce isyanının bastırılmasından sonra ( 13 Nisan 31 Mayıs 1920 ) Ankara’ya gelen, Lazistan (RİZE) Mebusu Osman Bey, Mustafa Kemal’le görüştükten sonra ve onun emri üzerine Erkânıharbiye Umumiye Reisi İsmet Bey’le de (İnönü) görüşerek kendisine; “Silah bize bir an evvel lazım, Bekir Sami Bey Rusya’ya geçmekte Teahhür (Gecikme) ediyorlar, acele git” demesi üzerine “Anadolu Hükümeti Fevkalâde Murahhassı” sıfatıyla heyete katılıp Rusya’ya gittiği görülmektedir.

Lazistan (RİZE) Mebusu Osman Bey, Moskova’da heyet içindeki görevi bittikten sonra, silah, cephane ve diğer araç-gerecin alınıp Rusya’dan Ankara’ya bir an evvel gönderilmesi için arkadaşlarına ısrar ederek Türkiye’ye dönmeyip, Moskova’dan Tuapse’ye döndü. O zamanlar Ankara Hükümeti’nin deniz nakliyesi yoktu bu nedenle kendisine hiçbir motor gönderilemedi. Motorcuları tanıdığı için temin edilen silah ve cephaneyi tanıdığı bu Karadenizli cesur motorcuları ile Anadolu’ya gönderdi. Bu motorculara Hükümet tarafından beş para, etmek, simit ve erzak dahi verilmedi. Bunlar tüccar motorları idi. Bu kahraman insanlar vatanı düşmandan kurtarıp bağımsızlığını sağlamak, namus ve şerefleri için bu görevi seve seve yerine getirdiler.

T.B.M.M. nin Gizli Celse Zabıtlarına (Oturum Tutanakları) göre, bu dönemde Rusya’dan Anadolu’ya Osman Bey tarafından gönderilen silah ve mühimmat şunlardır.
Dört bin yüz eli tüfek, dört bin beş yüz on sekiz ( 4518 ) sandık fişek, yirmi makineli tüfek, atmış bin kilo benzin, kırk bin kilo gaz yağı, otuz iki bin kilo dakik (dökme) ve altı yüz elli fıçı çimento, beş makineli bir silah fabrikası, doksan tahta fıçı ve yirmi demir fıçı.

Osman Bey (Özgen)
Osman Bey 28 Kanunusani 1338 (28 Ocak 1922) tarihinde T.B.M.M. sinin gizli toplantısında yaptığı bir konuşmada ise; kendisinin Rostof’a geldiği zaman Rus ordu kumandanı ile yaptığı görüşme sonucunda, 18 vagon dolusu 4 bin tüfek ve mühimmat, bin sandık cephane ki (4 milyon etmekte), 20 tane İngiliz Lüvis markalı mitralyöz ve onların her birine yarayan alet ve 18 vagonu ilk parti olmak üzere verildiğinin kendisine iletildiğini ve evrakı alarak Rostof’dan Tuapse’ye geldiğini belirmektedir.

Tuapse ufacık bir Rus liman kenti. Harpten çıkmış ve harap bir şehir, hiçbir şey yok, fakat demir yolu mevcut güzel bir liman kenti. Osman Bey’in bu 18 vagon silah ve cephaneyi boşaltacak adamı da yok, koyacak ambarı da yoktu. Osman Bey yalnızdı, bir kâtibi yoktu. Kendisine teslim edilen bu silah ve cephaneyi kontrol etme gücü de yoktu. Ayrıca kendisine teslim edilen Bir milyon altın da vardı, nasıl bunları Ankara’ya gönderecekti, geceleri uykusu kaçıyordu. Yattığı odanın köşesinde bir mavzeri asılıydı. Ankara Hükümeti’nin henüz deniz ulaşım araçları yoktu. En nihayet bildik tanıdık tüccar motorlarıyla rica minnet bu yardımları göndermeye başladı.

Temin etiği on motora; yağ, benzin, gazyağı, temin edip vererek, yiyecek ve içecek sağlayarak bu motorları sekizer sefer yaptırarak silah ve cephaneyi Tuapse’den, doğu ve orta Karadeniz bölgelerini kontrolü altında tutan, İngiliz savaş gemileri arasından geçirerek, Trabzon’daki askeri Fırka (Tümen) komutanlığına gönderdi. Bazı motorlar ise fırtınadan dolayı Rize Limanı’na geldi, buradan Trabzon Limanı’na, oradan da, deniz yoluyla Samsun veya İnebolu limanlarına İngiliz savaş gemileri arasından, bin bir tehlike ve ölümü göze alarak, gece, gündüz demeden kahraman Karadeniz motorcuları ile ulaştırıldı. Samsun ve İnebolu’dan yine bin bir emek ve zahmetle bazen kağnı bazen de insanların sırtlarında karlı ve buzlu yollardan silah ve cephane Ankara’ya, oradan da Batı Cephesine ulaştırıldı.

Bir seferinde motorlardan biri Trabzon’a gideceği yerde yakalandığı fırtınadan rotası şaşarak Giresun’a gittiği görülmektedir. Giresun Müdafaa-i Hukuk Reisi Topal Osman Ağa’da Rumlara karşı sürdürdüğü mücadelesi için bu motordan 500 kadar tüfek ve cephane almıştı. Bu Cesur Karadenizci Motorculardan; isimlerini tespit edebildiğimiz, Şükran Motoru Kaptanı Nazmı Kaptan ve tayfalarına, Altınları götüren Hafız Mehmet Kaptana şükran ve minnet duygularımızı sunuyoruz. Silah ve cephanenin yanın da o sırada Rusya’da esir bulunan Türk askerlerinden bir seferinde 400, bir seferinde 100 esir yine bu motorlarla Anadolu’ya gönderildi.

İstanbul’dan kaçan ve Ankara Hükümeti adına çalışan, Rüsumat Vapuru ve Gazal Römorkörü ile de, kaçak olarak bir iki defa sefer yapıldı. Bu Motorlar kömürle çalıştığı için bacasından düşman gemilerinin uzaktan görebileceği şekilde, siyah duman çıkmaktaydı. Bu duman çok tehlikeliydi. Bu sebeple, Osman Bey Gazal Römorkörünü Rusya’da kömürden mazota çevirerek daha emniyetli seferler yapmasını sağlandı. Bu iki gemi personeli Hükümetten maaş alamadığı için onların da para ihtiyaçları, yiyecek ve içecek ihtiyaçları Osman Bey tarafından giderildi.

Ankara Hükümeti adına Rusya’nın Tuapse şehrinde resmi görevli ve yetkili olarak 1920 yılının Ağustos ayından itibaren 3 ay müddetle bulunan Osman Bey, 3 ay kadar suren bu görevi sırasında, Anadolu’ya 2 defa da altın sevk etti, Bir defasında bir milyon, diğerinde ise bir buçuk milyon. Bu son derece tehlikeli bir işti, Altınlar Rusya’dan alınan un çuvallarının içine saklanarak motorlarla güvenli bir şekilde Ankara’ya gönderildi.

Osman Bey’in Tuapse limanından, Anadolu’ya açtığı bu kapı ve gönderdiği silahlar, Batı Cephesinde ki başarılarımızı sağlıyor, vatanın kurtuluşu ve Türk Milletinin bağımsızlığına katkı sağlıyordu. O kapıyı ilk açan ve oradan Anadolu’ya ilk defa silah gönderen o idi. Bu hizmetleri karşılığında hükümet kendisine 6.500 Lira vermişti. Rusya’ya giderken heyet arkadaşlarının aldığı 5.000 Lira harcırahı o almamıştı. Satın aldığı silah cephane ve benzin, gaz yağı, çimento, beş makineli bir fabrika, 90 tahta fıçı ve 20 demir fıçı ve nakliye giderleri, yiyecek içecek masraflarının hepsinin bu para ile karşıladığı, T.B.M.M. Gizli Oturum Tutanaklarında ki bilgilerden anlaşılmaktadır.

Osman Bey Ankara’ya döndükten sonra, Rusya’daki göreviyle ilgili yaptığı iş ve işlemler hakkında, yetkili mercilere gereken bilgi ve belgeleri verdi. O zamanlar Ankara Ziraat Mektebinde oturan Mareşal Fevzi Çakmak Paşa’yı da gece ziyaret etti. Paşa hazretleri de Osman Bey’e, yapmış olduğu hizmetlerinden dolayı, teşekkür ettiği bilinmektedir.

Rize, 28 Temmuz 2012

Yakup ÖZKAN / TARİHÇİ
Ek Belgeler:

1- Atatürk’ün Telgrafı.
2- Atatürk’ün Telgrafı.

Kaynakça:
1. Prof. Dr. Fahir Armaoğlu 20. yüzyıl Siyasi Tarihi.
2. Ali Fuat Cebesoy Moskova Hatıraları.
3. Yusuf Kemal Tengirşek Vatan Hizmetinde.
4. Ali Kemal Meram Türk Rus İlişkileri tarihi.
5. T.B.M.M. Gizli Celse Zabıtları.
6. Prof. Dr Mehmet Saray Türk-Rus Münasebetlerinin Bir Analizi.
7. T.C. Dışişleri Bakanlığı. Türkiye Dış Politikasında 50 Yıl
8. Samih Nafiz Tansu. İki Devrin Perde Arkası.