Hasan VEZİR

Çaykur Rizespor’un altyapısından yetişen ve burada profesyonel kariyerine başlayan Hasan Vezir, 1983-1984 sezonunun başında performansıyla dikkatleri üzerine çekip Trabzonspor’a transfer oldu. Vezir’ in bordo-mavili kulüpteki ilk sezonu Trabzonspor’un son şampiyonluğunu kazandığı sezon oldu. Eş zamanlı olarak A millî takımda da sık sık forma şansı elde etti.

Trabzonspor’da 4 sezon oynadıktan sonra Çaykur Rizespor’a geri döndü. 1988-1989 sezonunda Vezir’ in yeşil-mavili takımdaki performansı Fenerbahçe yönetiminin onu transfer etme düşüncelerini ön plana çıkardı ve o sezonun 7. haftasında teknik direktör Todor Veselinoviç’in isteği üzerine transfer gerçekleşti (O dönem transferler 1 Haziran’da başlayıp 31 Aralık’ta sona eriyordu ve ara transfer yoktu). Fenerbahçe Hasan Vezir’ e karşılık Çaykur Rizespor’a Orhan Kapucu, Önder Çakar, Bilal Şar ve İskender’i verdi.

Hasan Vezir, sarı-lacivertli takımda 7 ay kaldı, ve 103 golle gelen şampiyonluğa, oynadığı 23 maçta attığı 15 golle katkı sağladı.

Yine 1988-89 sezonunda, Galatasaray ile oynanan Türkiye Kupası maçında, sarı-kırmızılı takımın ilk yarıyı Tanju Çolak’ın golleriyle 3-0 önde kapatmasına rağmen Fenerbahçe skoru 4-3’e getirerek kazandı. Sarı-lacivertlilerin ilk golünü Aykut Kocaman, diğer 3 golünü de Hasan Vezir kaydetti. Vezir, belki de en çok bu maçla hatırlanmaktadır. Ancak sezon sonunda Galatasaray yöneticisi Ergun Gürsoy tarafından bir gün bir otomobile bindirilip alıkonularak Galatasaray’a transfer oldu.

Galatasaray, o sezon ligi 4. sırada bitirdi ancak golcü futbolcu ilk sezonunda ligde 12 gol attı. Özellikle o sezonun ilk yarısında Ali Sami Yen’de Galatasaray’ın Fenerbahçe’yi 1-0 yendiği maçta, 90. dakikada şık bir kafa golü kaydetmişti.

1990-91 sezonu ise daha zor geçti. Ama Hasan Vezir Galatasaray’da beklentilerin tümünü karşılayamadıysa da, unutulmamalı ki Fenerbahçe’den Galatasaray’a tehditler aldı ve kendi ifadesi ile “gs da türkiye kupasını kazandık, Gs da oynarken fb yi yendiğimiz maçta (1-0) golü ben atmıştım , o maçtan sonra bir grup fanatik fb taraftarı evimi bastı , Allah ‘tan biz evde yoktuk , ama bizim kapıcıyı darp ettiler hastahanelik olduk” bu kötü  olay yaşadı.

Bütün bunlar performansını olumsuz etkiledi ve hatta futbol hayatı kimilerinin deyimine göre “zehir oldu”. 1990-1991 sezonunun sonunda Galatasaray’dan ayrıldı, birkaç kulüpte daha oynayarak futbol kariyerini 37 yaşına kadar sürdürdü.

Millî takım kariyeri

Hasan Vezir ayrıca 14 kez A Millî ve 4 kez de ümit millî forması giydi. A Millî takımın 1986 FIFA Dünya Kupası elemeleri, EURO 1988 elemeleri ve 1990 FIFA Dünya Kupası elemeleri kadrosundaydı. Şu an teknik direktörlük yapmaktadır.

Rize Spor’a Gönül vermiş Sahaların VEZİRİ kendi memleket‘nin takımına kırgın olması Rize ve Türkiye’nin kaybıdır.

Altın değerini kaybetmez nekadar zaman geçsede  ALTIN’dır.

“Rizespor’a maddi , manevi çok emeğim var , fedekarlıklarım var , ama hiç bir zaman bana Rizespor yönetimi(futbolu bıraktıktan sonra) sahip çıkmadı, değer verilmedi, Türkiyenin her yerinde sevgi ve saygı gördüm ama kendi memleketimde görmedim, Rizespor altyapısından kaçtane hasan vezir çıktı, büyük takımlarda ve milli takımda oynadı,3-4 geçmez ,onun için çok kırgınım”

Rizeliler Derg’sinin yaptığı Röpörtaj;

Sahaların veziri Hasan VEZİR;

Röportaj : Rizeliler Dergisi (Mayıs 2012)

“Ben Rizeliyim! İçimdekileri söylemek zorundayım.”

O bir Rizeli! Doğal olarak kırgın olması normal. Haklıda. Sahalarda top koşturduğu yıllarda adı nam salmıştı “Sahaların Veziri” diye.  Pek bir şey istemiyor; Rizespor kendi içinden yetiştirdiği evlatlarıyla hep başarılıydı. Bunu hatırlamalarını istiyor.

Hasan Bey, biz sizi yakından tanıyoruz ama yine de okuyucularımız için kendinizi tanıtabilir misiniz?

1962 yılında Rize’de doğdum. Eski adıyla Dosma, yeni adıyla Atmeydanı’ndanım.  1986 yılına kadar Rize’de yaşadım. Trabzonspor’da oynarken de Rize’de yaşıyordum. İlkokulu Cumhuriyet İlkokulu’nda tamamladım. Benim futbol hayatım hep mahalle aralarında geçti. Liseyi bitirdikten sonra futbol hayatım başladı. Rize Lisesi’ni bitirince Şevket Yardımcı Bey’in dükkânında altı ay çalıştım. O zaman Reşadiye İlkokulu’nun önünde turnuvalar olurdu. Biz de bir takımla o turnuvaya katıldık. Ben de o turnuvada başarılı olunca rahmetli Cevat Öztürk birkaç arkadaşımla bizi beğendi ve bizi Rize Çaykurspor’a çağırdı. Ertesi yıl Cevat Hoca Rizespor altyapısına geçince bizi de yanına aldı. Bir yıl da orada oynadıktan sonra A takıma alındık ve profesyonel olduk. O zamanki hocamız Turgut Kafkas’tı.

O dönemde Rizespor eski adıyla birinci ligde mi yer almaktaydı?

O dönemde Rizespor küme düşmüştü. Rizespor’un iyi bir takımı vardı. Küme düşen takımdan altı futbolcu Fenerbahçe’ye, Galatasaray’a, Beşiktaş’a transfer oldular. Rizespor ligden düşünce takımda öze dönüş yapıldı. Biz o yıl amatörde Türkiye üçüncüsü olduk.  Ve o yıl amatör maçlarında Rıdvan Dilmen’le tanıştım. Kendisi de Muğla amatörde oynuyordu. Beni o yıl Boluspor istedi ama ben Rizespor’a imza attım. Amatör on birde oynayan on bir kişi de imza attılar ve hepsi başarılı oldular. Hepsi Rizeli olan o kadro, ikinci ligde şampiyonluğa oynadı. İki yıl sonra da o takım şampiyon oldu. Rizespor’da iki yıl top oynadım 1983-1984 sezonunda Trabzonspor’a transfer oldum. Orada bir şansızlık yaşadım son iki ay oynayamadım. Trabzonspor’da dolu dolu dört sezon geçirdim. O zaman Rizespor’un başkanı Turgut Yılmaz’dı.  Bana ihtiyacı olduklarını, takımda kaptan olmamı istediler. Ben de parayı düşünmeden Rizespor’a geri döndüm.

Fenerbahçe ve Galatasaray transferleri nasıl gerçekleşti?

Geri döndükten sonra Rizespor’da üç sene oynadım ardından Fenerbahçe’ye transfer oldum. O sezon 103 golle rekor kıran takımda yer aldım. İyi ve geniş bir kadromuz vardı. Diğer sene Galatasaray’a transferim gerçekleşti. Galatasaray’a transferimde Ergün Gürsoy’un beni çok istemesi etkili oldu. Galatasaray’da iki yıl oynadıktan sonra Mustafa Denizli’nin bana karşı tavırlarından dolayı Galatasaray’dan ayrılmak zorunda kaldım. Daha sonra ameliyat geçirdim ve Bakırköyspor’a transfer oldum. İki yıl daha Adanaspor ve Karabükspor’da futbol oynadıktan sonra Kartalspor’da futbolculuk yaşantıma son verdim.

“Rizespor başarılı olduğu dönemlere bakın, Rizespor şampiyonluğa oynamadığı zaman bile stadımız hep dolu olurdu. Çünkü Rize’den 7-8 kişi oynardı, yedekte de bir o kadar Rizeli futbolcu olurdu.”

Sizin döneminizdeki Rizespor’u ve Rizespor taraftarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Rizespor başarılı olduğu dönemlere bakın, Rizespor şampiyonluğa oynamadığı zaman bile stadımız hep dolu olurdu. Çünkü Rize’den 7-8 kişi oynardı, yedekte de bir o kadar Rizeli futbolcu olurdu. Akrabası, arkadaşı, mahallelisi herkes tribüne gelirdi. Şu an maalesef kendi evladımıza sahip çıkılmıyor. Direk beş altı Rizeli oyuncu oynasın demiyorum. Ama yavaş yavaş, başka takımlara da kiralanarak takıma monte edilebilirler. Futbolcular gelişme çağında doğru şekilde yönlendirilirlerse başarılı olurlar. Alt yapıdaki hocalarımızın ne şartlarda çalıştıklarını biliyorum. Hepsi birbirinden değerliler.

Hasan Bey,  antrenörlük deneyiminiz nasıl başladı?

İlk antrenörlük deneyimime Karabükspor’da başladım. Daha sonra Çorlusporu 3. Ligden 2. Lige çıkardım. Kasımpaşa’da hocalık yaptım. Sonra Pazarspor’a devre arasında gittim ve orada şampiyon olduk. Maltepespor’u sıfırdan alarak yeni bir takım kurduk ve takımı ligde tuttuk. Kastamonuspor’da takımı aldık bayağı yukarılara çıktık ilk dörde soktuk. Sonra Çaykur Rizespor’da ve Ofspor’da görev yaptık.

“Herkes tek başına Çaykur Rizespor’un başına geldi bir tek ben gelmedim. Belki biraz konuşacağım ve insanlar beni farklı yorumlayacak ama ben içimdekileri söylemek zorundayım.”

Çaykur Rizespor’a hoca olarak gelişinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Çaykur Rizespor’da kısa bir dönem çalıştık. Bu konuda da gerçekten çok kırgınım, hala içimde acı var. Çünkü herkes tek başına Çaykur Rizespor’un başına geldi bir tek ben gelmedim. Belki biraz konuşacağım ve insanlar beni farklı yorumlayacak ama ben içimdekileri söylemek zorundayım. Ben Rizeliliğimle büyük onur duydum, gurur duydum. Rizespor için büyük fedakarlıklar yaptım. Trabzonspor’da oynarken beni Beşiktaş istemişti ama ben Rizespor’a geri döndüm. O zamanki takım arkadaşlarım bu hareketime güldüler. Çünkü Rizespor’un bana ihtiyacı vardı. Çünkü ben Rizeliydim. Ama bunun karşılığını maalesef göremedim. Rizeli olup da büyük takımlarda, milli takımda oynamış tek teknik direktör de benim. Hep Çaykur Rizespor’dan bekledim. Geçmişi ve kariyeri benim gibi olan diğer insanlara hep bu şanslar verildi. Ekibimi kurup ilimin takımının başına geçmeyi hep bekledim. Bu konuda açıkçası kırgınım. Kırgınlığım sadece o zamanki yöneticileredir. Yoksa Rizespor taraftarları ve Rizeliler hep arkamda durmuşlardır.

Geldiğiniz sezon Oktay Çevik Hoca’yla beraber ilk haftalarda güzel sonuçlar aldınız? Sonrasında neler oldu?

Oktay ağabeyle beraber Çaykur Rizespor’a geldik.Hedefler vardı, bu hedefler altında bizi buluşturdular. Hatta ben yönetime söyledim ya ben geleyim ya Oktay ağabey gelsin dedim. İkimiz de teknik adamız nasıl olacak dedim. Sen Rize’nin evladısın, sen buranın geleceğisin denilerek bize söz verildi. Ligin başında, ilk on haftada çok iyi bir hava yakaladık. Zaten bize takımı şampiyon yapın diye bir kadro kurulsun denmedi. Savaşan, mücadele eden, ilk altıya oynayacak bir takım kurmamız istendi. Biz de bu düşünceyle ikinci ligden tanıdığımız oyuncuları takıma kattık. Sonradan hedef biraz değişti. Stadın açılış maçında Fenerbahçe’yle oynanan maçtan sonra takıma bakış açısı da değişti. Bu maçta ortaya konan güzel futbol ve başbakanımızın takımı beğenmesi ile ekibe bir iki futbolcu daha takviye yapıldı. Onuncu haftaya kadar liderdik. O haftadan sonra bazı şeyler tersine döndü. Bunu yöneticilerimize bildirmemize rağmen gerekli önlemler alınmadı.

“Bize hiç güvenilmedi ve tek yetkili olarak bana hiç şans verilmedi. Tek kişi olarak, tek yetkili olarak böyle bir şans verilmesini isterdim.”

Sonrasında neler yaşandı?

Daha sonra da görevimizden ayrıldık. Hataları tabi ki sadece yönetime bağlamıyorum. Bizim de muhakkak hatalarımız var.  Ama gelen adamlar bu işi benden daha iyi bilen insanlar mı? Ben bunu kimseyi kötülemek için söylemiyorum. On yıllık teknik direktörlük geçmişim var. İki takımı şampiyon yaptım. Fenerbahçe’de, Galatasaray’da ve Trabzonspor’da önemli isimlerle çalıştım. Bize hiç güvenilmedi ve tek yetkili olarak bana hiç şans verilmedi. Tek kişi olarak, tek yetkili olarak böyle bir şans verilmesini isterdim. Biz üç maç kaybettik arkamızda kimse durmadı. Bizden sonra gelen hocalar 17 maçta 11 maç kaybettiler. Keşke Çaykur Rizespor’dan bu şekilde ayrılmasaydık.

Çaykur Rizespor’u genel olarak şu an ki durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Rizespor’da sezon başında iyi bir kadro kuruldu. Fakat devre arasında doğru yerler doğru tespitler yapılmıyor. Eğer yapılsa çok rahat şampiyon olabilecek güçte. Devre arasında yapılan transferlerin çoğundan yararlanamıyor. Bu yıl Çaykur Rizespor’u daha çok televizyondan izleme şansım oldu. Bunun yanında İstanbul’a yakın yerlerdeki maçlarını çıplak gözle izleyebildim. Bu takımın eksikleri iyi bir defans ve iyi bir orta sahadır. En büyük eksiklerden biri de sağ bek ve sol bek. Bir takım kendi sahasında kanatlarını kullanamıyorsa kazanması çok güçtür. Yoksa gelen rakibi açmak çok zordur. Giresun maçında şansız bir beraberlik aldık. İnşallah son maçlarımızı kazanarak mutlu sona ulaşırız.