Hasan Fehmi SÖZERİ

Hasan Fehmi SÖZERİ - 1

Nüfus kağıdında kayıtlı adı : “Hasan Fehmi Sözeri” olup; İbrahim Reşit Efendi ile Hafize Hanım’ın oğlu olarak Rize‘nin Portakallık Mahallesi’nde, 16 Haziran 1921 [R.1337] tarihinde, 15 numaralı evde dünyaya geldi.

Babası İbrahim Reşit Efendi [d.1892-öl.1962]; Rize’nin Güneysu ilçesine bağlı, eski adı “Zavendik”, şimdiki adı “Anca” köyünde meskun Molla İbrahimoğulları sülalesinden Hacı Reşit Efendi’nin torunu, Hacı Hakkı Efendi’nin de oğludur. Annesi Hafize Hanım ise, Portakallık mahallesinden [Eski adı: Haldoz], Çelebizadeler’in kızıdır.

Annesi Hafize Hanım [d. 1897-öl.1982]; babası İbrahim Reşit Efendi’nin ikinci eşidir. Vefat eden ilk eşinden iki oğlu dünyaya gelen İbrahim Reşit Efendi’nin, Hafize Hanım’dan da 8 çocuğu olur. Hasan Sözeri; İbrahim Reşit Efendi’nin üçüncü, Hafize Hanım’ın ise ilk oğludur. Hasan Sözeri’nin diğer kardeşleri şunlardır: İsmail Hakkı, Osman Zeki, Ahmet İhsan, Zehra [Hacıalioğlu], Havva [Şenol], Seher [Yıldırım], Hamdiye [Kapatoğlu], Hasibe [Uraz] ve Özden [Mete]…

Rize’de polis memurluğu yapan babası İbrahim Reşit Efendi, 1928 yılında Ankara’ya tayin olunca, henüz 7 yaşında olan Hasan Sözeri’nin, hayatının büyük bir kısmını kapsayacak Ankara yılları başlar. Babası, henüz okul çağına gelen küçük Hasan Sözeri’yi Cebeci İlkokulu’na kaydettirir. 1936 yılında, Cebeci İlkokulu’ndan mezun olan Hasan Sözeri; ardından Cebeci Ortaokulu’na kaydettirilirse de “kemençe” tutkusu nedeniyle ağır-aksak devam eden eğitim hayatını, ikinci sınıfta yarıda bırakarak [1938], 13.7.1940 tarihinde aldığı tasdikname sonlandırır.

Hasan Fehmi Sözeri’nin Anısına

Zenaat ve Sanat Hayatında Adım Adım…

Eğitim hayatını yarıda bıraktığı yıllarda henüz 15-16 yaşlarında olan Hasan Sözeri; bir yandan kemençeye olan merakını sürdürürken; diğer yandan da bir meslek sahibi olmak için ağabeyleri ile birlikte dokumacılık yanında, “marangozluk” ve yazısı güzel olduğu için “tabelacılık” da yapar. Tezgahlarda dokumacı olarak çalışır.

Hasan Sözeri; ailenin rızası olmamasına karşın, kemençe çalma arzusu ve yeteneği ile önceleri Karadenizli halk sanatkarlarını dinlemek ve gözlemlemekle yetinir. Bu arada kendi kemençesini de kendi yapar. Ve şans eseri tanıştığı Rizeli hemşehrisi, “Kemençeci Rizeli Sadık [Aynacıoğlu]” sayesinde de, profesyonel sanat hayatına adım atmak imkanı bulur.

İstanbul Belediye Konservatuvarı, Columbia ve His Master’s Voice [Sahibinin Sesi] adına yayımlanmış çok sayıda kemençeden kaydedilmiş plağı olan ve meşhur bestekar A. Adnan Saygun bu kemençe kayıtlarından 1937 yılında  yayınlandığı “Halk Türküleri/Yedi Karadeniz Türküsü ve Bir Horon”  adlı kitabın [bkz. İstanbul (!?): İstanbul Konservatuvarı Folklor Külliyatı, Arşiv Neşriyatı, Defter: 15, 55 syf.] ilham ve arşiv kaynağı olan usta kemençeci Rizeli Sadık [Aynacıoğlu]; genç hemşehrisi Hasan  Sözeri’ye  üç yıl boyunca kemençe eğitimi  vererek üslubunun gelişmesini ve ustalaşmasını sağlar ve ayrıca eşsiz bir yöre repertuvarı kazandırarak sanat yolculuğunda ona rehberlik eder.

Kemençe çalma hususunda kısa sürede ustalaşan Hasan Sözeri; çok geçmeden 1938 yılında yayın hayatına başlayan Ankara Radyosu’nun kültür-müzik programlarına katılmaya başlar. İlk olarak da merhum Sadi Yaver Ataman’ın, 1938 yılından itibaren prodüktörlüğünü ve sunuculuğunu üstlendiği açıklamalı halk müziği programlarına davet edilir. Canlı yayınlanan o programlarda, sesini ve kemençesini yurdun dört köşesine duyurma imkânı bulur. Bunun yanı sıra, Eylül 1938’de, Ankara Radyosu’nun müzik programlarına sürekli katılma hakkı elde etmek için, Mesut Cemil [Tel], Cevdet Kozanoğlu, Ruşen Ferit Kam ve Sadi Yaver Ataman gibi dönemin müzik adamlarının önünde başarılı geçen bir sınav vererek onların teşvik ve desteği ile “kaşeli sanatçı” olma hakkı elde eder.

Radyo yayınları sayesinde, çevresinde ve özellikle hemşerileri arasında genç yaşta şöhret kazanan Hasan Sözeri; bu kez bir yandan hemşerilerinin düğün-derneklerinde kemençe çalarken, diğer yandan kendine seçtiği zanaat hayatında ustalaşma gayreti içinde olur. Askerlik çağına kadar da, sanat ve zanaat çalışmalarını bir arada yürütür.

Askerli Hayatı/Askerlik Sonrası…

17 Ağustos 1942 tarihinde İstanbul’da katıldığı Karadeniz Festivali’nde, kemençesiyle hemşehrilerinin takdir ve teveccühlerini kazanan ve sanatı ile büyük bir sükse yapan Hasan Sözeri’nin; bu tarihten kısa bir süre sonra, bu kez yine büyük ölçüde İstanbul’da geçecek askerlik günleri başlar. 2.Dünya Savaşı’nın zorluk ve yokluk yıllarına rastlayan ve üç yıl süren askerlik günlerini büyük ölçüde Hadımköy Kışlası’nda tamamlar. II. Dünya Savaşı’nın bitimine rastlayan 1945 yılında da tezkere alarak terhis olur.

Askerlik öncesi Nazmiye Üreten ile Ankara’da hayatını birleştiren Hasan Sözeri [1942],[askerlik dönüşü (1945)], bu kez Ankara Dikimevi’ne işçi olarak girer. Bu arada, 21 Nisan 1945 tarihinde, ‘’Osman Zeki’’ dünyaya gelir.

Ankara Dikimevi’nde üç yıl kadar çalışan Hasan Sözeri; sanat hayatında gösterdiği başarılarla ödüllendirilerek 1948 yılında, Zonguldak Halkevi Müdürlüğü’ne atanır. Burada 2 yıl süreyle başarılı çalışmalar yapar. Bu arada ikinci oğlu “Ahmet İhsan” [d.05.01.1948-öl.18.07.1980] dünyaya gelir.

Zonguldak Halkevi Müdürlüğü sırasında sanat çalışmalarını ara vermeden sürdüren Hasan Sözeri; fırsat buldukça Ankara Radyosu’ndaki emisyonlara katılmayı da sürdürür. Bu arada; kaleme aldığı Karadeniz’den Sesler adlı kitabını kültür-sanat camiası ile paylaşır [Ankara,1947, Ankara Basım ve Ciltevi, 39 syf.]. Ayrıca, isteği üzerine, Ankara Devlet Konservatuvarı Müdürlüğü adına: Ahmet Adnan Saygun, Muzaffer Sarısözen ve Aydın Gün ‘den oluşan bir heyet tarafından, bir mülakatla: “İyi kemençe çaldığı ve öğretme kabiliyeti bulunduğu”na dair, kendisine yazılı bir belge takdim edilir [05.03.1948]. Hasan Sözeri, 1950 – 1960 yılları arasında öğretme becerisini 5 ABD’li öğrenciye kemençe çalmasını öğretmiş her birine kendi yaptığı özel tasarımlı kemençelerini hediye etmiş, Karadeniz kemençesinin o yıllarda Amerikalı olmasına vesile olmuştur.

İstanbul Radyo Yılları ve “Karadeniz’den Sesler Topluluğu”

İstanbul Radyosu’nun, 1 Mayıs 1949 tarihinde, Harbiye’deki yeni binasında yayın hayatına girmesi ile birlikte Hasan Sözeri de, İstanbul’a tayin olur. Sanat çalışmaları ile dolu dolu geçecek ve üç yıl sürecek bu İstanbul günlerinde, bu kez eşi ve çocukları da yanındadır.

Hasan Sözeri; büyük ölçüde İstanbul Radyosu stüdyolarında geçen bu sanat günlerinde, Müzik Yayınları Müdürü, meşhur bestekar Cevdet Çağla’nın ve birbirinden değerli sanatçı arkadaşlarının teşvik ve yardımları ile İstanbul Radyosu’nun yayınlarına kemençesi ile katılır. Heyecanlı, tez canlı ve titiz tavırları ile İstanbul Radyosu’nun en sevilen sanatçılarından birisi olarak yayınlarda yer almaya başlar.

Çalışmalarını ve yayın emisyonlarını önceleri tek başına sürdüren Hasan Sözeri, kısa bir süre sonra, bir grup sanatçı arkadaşı ile birlikte, sadece Karadeniz çevresi türkülerini seslendirmek üzere: Karadeniz’den Sesler Topluluğu’nu kurar [1950]. Bir süre sonra da “Hasan Sözeri/Karadeniz Horon Ekibi”ni kurarak, Karadenizli hemşehrilerinin sanat etkinliklerinde yer almaya başlar. Ekipte kendisi de bizzat oyuncu ve kemençeci olarak yer alır. Ekipte kendisi de bizzat oyuncu ve kemençeci olarak yer alır.

Bu süre zarfında; bilhassa İstanbul Radyosu’nda yaptığı başarılı çalışmalarla kültür-sanat dergilerinde adından ve kurup yönettiği ekiplerden ardı ardına söz ettiren Hasan Sözeri, aktüel sayfaların sanat haberlerinin dikkat çekici haber kaynaklarından biri olur. [Bk. Baki Süha Ediboğlu, “Karadeniz’den Sesler Korosu’nu Dinliyor musunuz?”, Resimli Radyo Dünyası (Fotoğraf: L. Gökmen), S. 70,  18 Ekim 1951, s. 28-30;  Zeki Tükel, “Hasan Sözeri”, Bizim Yıldızlar Ansiklopedisi, İstanbul, 1952, Radyo Haftası Mecmuası Yayını, Faik Şenol Matbaası, s. 147; Edip Akın, “Hasan Sözleri”, Radyo Haftası, 1952, s.37-43, vd.].

Ayrıca; Columbia, Grafson, Odeon, Pathé gibi plak firmaları için, tek başına ya da Münire Şimşek ve Gönül İpek gibi sanatçı arkadaşları ile birlikte çok sayıda plak doldurarak, hayranlarına bu yolla da ulaşma imkanı bulur.

Hasan Sözeri, seslendirdiği kemençe havaları ve anonim Karadeniz türküleri dışında, içinde bulunduğu sanat ortamının verdiği ilhamla 1950 yılından itibaren, Türk Sanat Müziği tarzında şarkılar da bestelemeye başlar. Bestelediği 100 kadar şarkı; dönemin ünlü sanatçıları Ali Şenozan, Güler Tacer, Güzide Kasacı, Mualla Mukadder, Müzeyyen Yıldızdoğan, Nesrin Sipahi, Neşe Can, Neşe Karaböcek, Şadan Adanalı,  Yılsan Öz ve Zeki Müren gibi sanatçı dostları tarafıdan beğeni ile radyo yayınlarında seslendirilir ve plaklara okunarak yayınlanır.

Ankara’ya Dönüş

Hasan Sözeri, 1952 yılı geldiğinde, bilhassa eşinin rahatsızlıkları ve ailesinin Ankara’da bulunması nedeniyle, İstanbul’dan ayrılarak Ankara’ya döner. Bu ayrılış ile birlikte, İstanbul Radyosu’ndaki “Karadeniz’den Sesler Topluluğu” ve “ Hasan Sözeri/Karadeniz Horon Ekibi” dağılır.

Ailesi ile birlikte Ankara/Keçiören’in Kalaba mahallesine yerleşen Hasan Sözeri; kısa bir süre sonra, eşi Nazmiye Sözeri ile birlikte Zirai Donatım Kurumu’nda memur olarak çalışmaya başlar. Bunula birlikte, sanat çalışmalarına yine Ankara Radyosu’nda devam eder. Radyo yayınlarına solist sanatçı olarak katılır ya da sanatçı arkadaşlarına kemençesi ile eşlik eder. Üçüncü oğlu “Mevlüt Bülent” de, yeniden başlayan bu Ankara günlerinde, 12.12.1953 tarihinde dünyaya gelir.

Kalaba halkına, sempatik ve sıcakkanlı tavırları ile kendisini kısa sürede sevindiren Hasan Sözeri; Kalaba gençlerini topluma kazandırmak amacıyla, 1953 yılında, Kalabaspor’u kurarak, uzun yıllar başkanlığını da yapar. Halen Ankara Amatör Lig’de futbol, basketbol, vd. branşlarda faaliyet gösteren Kalaba Spor Kulübü’nden pek çok değerli spor adamı yetişir ve Türk Spor dünyasına hizmet der.

Ankara Radyosunda, “Karadeniz Türküleri Ses ve Saz Topluluğu”

Hasan Sözeri; 1954 yılında; bu kez, Ankara Radyosu bünyesinde “Karadeniz Türküleri Ses ve Saz Birliği”ni kurar ve yöneticiliğini üstlenir. Sanat uygulamaları ve çalışma prensipleri bakımından İstanbul Radyosu bünyesinde kurup yönettiği “Karadeniz’den Sesler Topluluğu” nun bir benzeri olan “Karadeniz Türküleri Ses ve Saz Topluluğu”; faaliyetini iki yıla yakın sürdürse de, Türkiye Radyoları yayın faaliyetlerinin merkezi koordinasyona bağlı olarak yeniden yapılanması nedeniyle;  Ankara Radyo Müzik Yayınları  Şefliği’nin ve bilhassa Yurttan Sesler Topluluğu’nun kurucusu ve şefi Muzaffer Sarısözen’in isteği üzerine lağvedilerek, “Yurttan Sesler Topluluğu” bünyesine alınır. Hasan Sözeri, yine kemençesi ve sanatı ile Yurttan Sesler Topluluğu’nun akitli sanatçılarından birisi olarak çalışmalarına devam eder.

1956 yılında eşi ile birlikte; bu kez Ulus’taki Ziraat Bankası’nın Merkez binasında memur olarak çalışmaya başlayan Hasan Sözeri; Ankara Radyosun’da da 1958 yılına kadar müstakil yayın bantları hazırlamayı sürdürür; ancak bu tarihten sonra Ankara Radyosu ile ilişkisi kesilir.1960 İhtilali’nden sonra, yeniden kendisine program yapma hakkı verilir. Ankara Radyosu’nun canlı gerçekleştirdiği yayınlardan, bant yayınlarına geçmesi ile de,  bütün bölge radyolarında, “Mahalli Sanatçı” sıfatı ile 15’er dakikalık solo bant yayınları yapma hakkı elde eder.

Bu arada, 1956 yılında memur olarak girdiği Ziraat Bankası’ndan; 1965 yılında geçirdiği “miyokard enfarktüsü” nedeniyle mamulen emekliye ayrılır.

Emeklilik Yılları

Hasan Sözeri; geçirdiği ağır rahatsızlığa karşın, sanat çalışmalarını emeklilik yıllarında da sürdürür.

Bir yandan, Türkiye Radyoları bünyesinde kendisine verilen “Mahalli Sanatçı” sıfatı ile bant yapma hakkı ile yayın bantları gerçekleştirirken; diğer yandan ülkemizde ilk defa, 1960 yılının yaz aylarında, Rize’de bulunduğu günlerde bir “elektronik kemençe” yapmayı başarır ve bu kemençesini halk konserlerinde kullanmaya başlar.

Bu arada, Ankara’da, “Armoni Plak” firmasını kurarak, müzik piyasasına yayıncı ve prodüktör olarak hizmet vermeye başlar. Bu vesileyle, sanatçı arkadaşlarının yanı sıra kendi plaklarını da “Armoni Plak” etiketi ile çıkarır. Ancak; plak yayıncılığını, sağlık sorunları ve işlerin de iyi gitmemesi üzerine 1967 yılında sonlandırır.

Eski Ankara’nın kirli havasının, sağlığına yaptığı olumsuz etkiyi hissetmeye başlayan Hasan Sözeri, “Armoni Plak” kapandıktan sonra, çalışmalarına İstanbul Radyosu’nda devam etmek ister. Ancak bu arzusuna bir karşılık bulamaz. Memleketi Rize’nin halk müziği ve oyunlarının ihyası ve yitip gitmemesi adına yapılabilecek çalışmalara öncülük yapma isteği de, o dönemin Rize Valiliği ve Belediye Başkanlığı tarafından cevapsız bırakılır.

Vefatı

Sesi ve kemençesi ile doldurduğu “Sormalı Çobanlara” adlı son plağını, sahibi olduğu “Armoni Plak” etiketi ile yayınlayan [1967] Hasan Sözeri; son kez, 19 Haziran 1970 Cuma günü katıldığı; “Sabah Türküleri” ve “Türküler ve Oyun Havaları” programlarından yaklaşık 4 ay sonra, 26 Ekim 1970 tarihinde, henüz 49 yaşında iken, bir kalp krizi sonucu hayata veda eder. Cenazesi, ertesi gün, sevenlerinin omuzlarında Hacı Bayram Camiinden alınarak Cebeci Asri Mezarlığı’na defnedilir.

Mezar taşına da, bestesi ve güftesi kendisine ait, sanat güneşimiz Zeki Müren’nin (1965) Grafson Plak firmasına okuduğu Rast makamındaki şarkısının ilk dörtlüğü yazılır.

Yalan dünya

Yalan dünya, garip dünya…

Kimi zengin kimi fakir

Neye hatır neye hakir

Farksız olan yalnız kabir

Zenginde bir fakir de bir…

 

Hasan Sözeri’nin Ardından

Hasan Sözeri’nin beklenmedik vefatı, sanat dünyasını ve hemşerilerini büyük bir üzüntüye sevk eder, yeri doldurulamaz bir boşluk doğurur. Kemençesi ve eserleri öksüz, sevenleri ondan mahrum kalır.

Ancak, çok uzun olmayan ömrü boyunca; çalışkan olduğu kadar, kendine özgü üretimleri ile kendinden her daim söz ettirmeyi başaran Hasan Sözeri’nin geride bıraktığı eserler; onu unutulmazlar mertebesine taşır. Sanatçı dostları, onun ardından, hatırasını büyük bir özlem ve saygı ile yaşatma gayreti içinde olur. Bazı matbu yayın organları, biyografilerini , bestelerini ve doldurduğu plakların kataloglarını ardı ardına yayınlar [Bkz. Ses Sanatçıları Ansiklopedisi, “Hasan Sözeri”, İstanbul, 1970, Neşriyat Anonim Şirketi, Tifdruk Matbaacılık Sanayii A. Ş. Basımevi, s. 260; Süleyman Şenel, Cemile Cevher/Hayatı-Sanat Hayatı, İstanbul, 2000, Anadolu Sanat Yayıncılık, s. 14-15; Süleyman Şenel İllaki Cemile Cevher Söylesin, ;İstanbul, 2012, s. 59-66, 136-143 [Resimli/Notalı]. TRT Müzik Dairesi Başkanlığı Sıralı/Süreli Türk Halk Müziği ve Türk Sanat

Müziği Nota Repertuvarlarında, ondan alınmış türkülerin ve onun bestelediği şarkıların notaları neşredilir ve TRT sanatçıları sayesinde, bu türküler ve şarkılar, ülkenin kültür-sanat hayatına hemen her fırsatta anons edilerek ve her seferinde yeniden yorumlanarak, adı yaşatılmaya çalışılır.

Sanat Hayatına Genel Bir Bakış

Hasan Sözeri; gerek radyo yayınları ve gerekse doldurduğu plaklarla, Karadeniz bölgesi türkülerinin ülke sathında yayılması ve sevilmesinde önemli rolü olan sanatçılarımızdan biridir.

Daha 1910’lu yıllarda gelişmeye başlayan plak sanayi ve bilhassa 1927 yılında İstanbul’da başlayan Radyo Yayınları; milli mücadele sonrasında, Türk müzik hayatının canlanmasına ve her çeşit müzik eserlerinin ülke geneline yayılmasına imkan sağlamıştır. Türk halk müziği tarzındaki eserler de, bilhassa 1930’lu yıllardan itibaren aynı yollarla ülke geneline yayılır. Yurdumuzun hemen her köşesinden İstanbul’a gelen halk sanatkarları, doldurduğu plaklar ve radyo stüdyolarından seslendirdiği türkülerle, toplum belliğine tarihi müzik kültürümüzün en değerli numunelerini tanıtmayı ve yaymayı başarırlar.

O dönemin belki de en büyük amaçlarından biri; profesyonel sanatkarların olduğu kadar mahalli halk sanatkarlarının da sesinden/çalgısından, yurdun her köşesine müzik eserlerini yaymak ve bu yolla ortak bir müzik zevki oluşturmaktır. Derlenen müzik eserlerinin, profesyonel müzik camiasına, bir çeşit akademik başvuru kaynağı  olarak sunulması da amaçlardan biri olarak zikredilebilir.

İşte, bütün bu amaçlara uygun olarak Karadeniz çevresinden az sayıda mahalli halk sanatkarı, müziklerini ve seslerini kendi geleneksel çalgıları eşliğinde halkın beğenisine sunma imkanı bulurlar. İstanbul’a gelip plaklar dolduran ve sesini/çalgısını ülke geneline ulaştıran Karadenizli halk sanatkarlarının en şöhretlileri de; kemençe ustası Rizeli Sadık [Aynacıoğlu] ve Giresun/Göreleli Picoğlu Osman’dır. Sürmeneli Kemal, Trabzonlu Hüseyin Dilaver, Fahrettin Dilaver, Ferhat Özyakupoğlu, Ordulu Yunus ve Maçkalı Hasan Tunç gibi isimler de bu vadide iz bırakmış halk sanatkarları olarak zikredilebilir. Ancak, bu halk sanatkarlarından hiç biri, Rizeli kemençeci Hasan Sözeri kadar, otuz yılı aşkın süreyle TR/TRT stüdyolarında uzun ömürlü emisyonlara katılma ve zengin plak ve bant kayıtlarını arşivlere kazandırma imkanına erişemez.

Bu sanatçıların hiç biri; radyo yayınlarında, sadece Karadeniz türkülerini çalıp çağıracak topluluklar kurma ve yönetme imkanı da bulamaz. Dahası, İstanbul ve Ankara Radyolarında görev yapıp da, ülke genelinde kuşaklar boyu sevilen ve seslendirdiği türkülerle eserleri dilden dile dolaşan başka bir halk sanatkarı akla gelmez.

Karadeniz Türküleri Repertuvarı

Hasan Sözeri’nin ve kurup-yönettiği “Karadeniz’den Sesler” topluluğunun, zengin sayılabilecek bir repertuvarı vardır. Bu repertuvar da, bir kaç grupta toplanabilir:

a) Başta; memleketi Rize’nin eski halk sanatkarlarından ve genel olarak Karadeniz çevresinden öğrenilmiş anonim türküler repertuvarı:

“Çiktum kurbet çar içun (Sallama Horunu)”, “Yence kizun bi tane”, “Çerez çiçek açayi (Can can canım canım)”, “Duman dere yukari”, “Rize Sıksaray horon havası”, gibi türküler bu gruptandır. Hasan Sözeri, bu tarz havaları: “Halk’dan” diye tanımlar. Çoğunluğu Rize’den olmak beraber, Trabzon’un Maçka, Akçaabat, Pularhane, Vd. yöreleri ile Giresun ve Artvin çevresini kapsar.

Kemençeye adapte ettiği “Tulum” , “Zurna” ve “Kaval” gaydeleri de bu çeşit eserlerdir.

b) Ustası Rizeli Sadık, Piçoğlu Osman, Maçkalı Hasan Tunç, Artvinli Tulumcu Aşık Ahmet, Maçkalı Cemile Cevher gibi halk sanatkarlarından öğrendiği, büyük kısmı anonim olan türküler repertuvarı:

Rizeli Sadık’tan öğrendiği: “İçi bin kuruş verdum (Of Of bir tanem)”, “Ay vuriyi vuriyi (Cicim canım)”, “Fesum var püskulum yok, “Şu celen kayik midur”, “Bi turçi diyeceğum (Nazmiye)”, “Emine’ye coz attum”, “Derenun çenarina”, “Başumdaki çemberun”, “Ayağundaki yemeni”, “Çeremite su duşti”, “Yence kizın bi tane”, vd.; Kemençeci Sefer’den öğrendiği: “Asçer ettiler beni (Yemen)/Sefer’in Türküsü”; Cemile Cevher [Çiçek]’den öğrendiği: “Dirvana vurdum uçtu”, “Oy kemençem kemençem”; Göreleli Piçoğlu (Bic’oğlu) Osman’dan Öğrendiği: “Neren ağrır neren ağrır”; Tulumcu Aşık Ahmet’ten öğrendiği: “Hemşin oyun havası”; Maçkalı Hasan Tunç’tan öğrendiği: “Sabahtan kalktı kızlar” ve kaynağı bilinmeyen “Açıldım açıldım açılamadım (Gemici türküsü)”, “Yol gider mi gider mi”, “Oy dere dere dere”, “Odanın tahtaları”, “Şu gelen kayık mıdır”, “Kemençe çala çala”, “Ay vurur aylanamam”, “Dere akıyor dere”, “Gelin ağlar yaşi yaşi” gibi pek çok türkü ve kayde, bu gruptandır.

c) Anonim türkü ve destan kalıplarını (türkü kaydalarını) ve kemençe kalıplarını (kemençe kaydalarını) koruyarak; üzerine kendi güftelerini döşediği havalardır. Hasan Sözeri, kendisi ya da sanatçı arkadaşları tarafından yapılan bu tür katkıları da; kaynaklarda: “Hasan Sözeri” olarak zikreder. “Turçi soylerum turçi (Naciyem)”, “Teyze kizun Ayişe (Teyzemin kızları)”, “Rize’nin yolu taşlık”, “Oy liman büyük liman”, “Tabancamın sapini”, gibi türküler de bu çeşittir.

d) Hem güfte hem de kemençe kaydalarını kendisinin bestelediği eserlerdir. Bu çeşit eserler için de, bazı kaynaklarda, kendisinin bestelediğini ve/veya güftesini yazdığını not düşer. “Rize cuzel memleket”, “Kurban olayim o kiz”, “Oy şişman kız şişman kız”, “Spor-Toto Karadeniz türküsü”, “Şirindir Rize çayı”, “Şalvar fistan modası” gibi türküler bu gruptandır.

Hasan Sözeri’nin repertuvarı hakkında, en geniş yazılı bilgiye; 1947 yılında kaleme aldığı “Karadeniz’den Sesler” kitabında rastlamaktayız. Ancak söz konusu kitapta nota bulunmamaktadır.

Ailesinde bulunan bir kısım daktilo edilmiş notlar arasında da çok fazla notaya rastlanmamakta; ancak kıymetli bilgilerle karşılaşılmaktadır. Bunun yanı sıra Ankara Radyosu ve İstanbul Radyosu Ana Diskoteklerinde tesadüf edilebilen plaklar –ki bir kısmı büyük boy yayın plakları, bir kısmı da özel plak firmaları için doldurulmuş plaklardır- ve nihayet Cemile Cevher [Çiçek]’in Hasan Sözeri’den öğrendiği ve TRT THM Repertuvarı’na kazandırdığı türkülerle, Hasan Sözeri’nin repertuvarının muhtevası ve sayısı hakkında bir bilgi sahibi olunabilmektedir.

Zira; Ankara ve İstanbul Radyosu Arşivleri/Diskotekleri; sağlığında doldurduğu bir saatlik yayın plaklarını, yayın bantlarını ve ayrıca Grafson, Pathé ve Odeon gibi plak firmaları için doldurduğu

78 devirlik, 33 devirlik ve 45 devirlik plak nüshalarını ve/veya bunlardan bantlara aktarılmış kopyalarını ihtiva etmektedir. Bu yayın plak ve bantları; onun bölge radyolarında çalıştığı yıllardan birer hatıra olarak saklanmaktadır. Bu yüzdendir ki, Ankara Radyosu’nda bulunan plaklara/bantlara –bazı istisnalar dışında- İstanbul Radyosu arşivinde rastlanmamakta; İstanbul Radyosu Arşivi’nde bulunan bantlara/plaklara da, diğer bölge radyolarının arşivinden tesadüf edilememektedir. Bu bağlamda, henüz kataloglara alınmamış başka yayın plakları/bantlarının bulunma ihtimalinden de söz etmek mümkündür. Bu ihtimal; “Karadeniz’den Sesler Topluluğu” ve “Karadeniz Türküleri Ses ve Saz Birliği” bant/plak kayıtları içinde geçerlidir.

Cemile Cevher [Çiçek] ile yaptığımız bir görüşmede, Hasan Sözeri’nin Rumca havalar da çalıp okuduğu bilgisini aldıysak da, yukarıda zikrettiğimiz arşivlerde bu çeşit havalara rastlanmamıştır.

Cemile Cevher’in, Hasan Sözeri’den öğrendiği ve TRT THM Repertuvarına kazandırdığı türküler için; “İlla ki Cemile Cevher Söylesin” isimli kitabımızın 184-189. sayfaları arasında yer alan: “Notalı Türkü Defterlerindeki Kayıtlara Göre: Cemile Cevher Adının Kaynak Kişi, Derleyici ve Notalayan Olarak Göründüğü Türkü ve Deyişler” tablolarına bakılabilir [Bkz. Süleyman Şenel, İlla ki Cemile Cevher Söylesin, İstanbul, 2012, Kayhan Matabaacılık San. Tic. Ltd. Şti.].


Hasan Sözeri, güzel yazı ve resim yapma kabiliyeti sayesinde, o zamanın Ankara’sında, büyüklü küçüklü birçok iş yerine tabela yazmış ve birkaç yıl bu mesleğe devam etmiştir. Diğer taraftan okul tatillerinde ağabeyleri ile birlikte Mensucat kumaş fabrikasında çalışarak kumaş dokumasını öğrenmiş ve ardından da yağlı boya yapmaya merak sarmış ve onu da öğrendikten sonra özellikle Ankara Radyosu’na girdikten sonra bu meslekleri yapmayı bırakmıştır.

Kız kardeşi Havva Şenol Hn..’ın verdiği bir bilgiye göre; babasının bir çok ikazına rağmen kemençe çalmaktan vazgeçmemiş ve gizli gizli çalışmalarına devam etmiştir. Bir ara da kendine, elindekinden daha iyi bir kemençe yaptırmak ve kemençeyi daha iyi çalmayı öğrenmek için, ailesinden habersiz olarak evden kaçar. Rize’ye gitmek üzere yola çıkar; ancak polis olan babası tarafından Rize’ye varmadan, Zonguldak’tan geri döndürülür.

Ahmet İhsan Sözeri, ***Temmuz 1980 tarihinde, polis memuru olarak görev yapmakta iken, şehit edilmiştir. Geride eşi, 5 yaşında ve 5 aylık 2 kızı kalmıştır.

Hasan Sözeri’nin kurduğu “Karadeniz’den Sesler Topluluğu”; İstanbul Radyosu’nun yayın hayatına başladığı ilk günlerden itibaren haftanın belirli günlerinde yayın yapan küçük bir topluluktur ve bütün sanatçılar, İstanbul Radyosu’nun akitli elemanlarıdır. Topluluk; beş-altı bayan, birkaç da erkek sanatçıdan meydana gelmekte ve sanatçı kadrosu zaman zaman değişmektedir. Toplulukta görev yapan sanatçıların başlıcaları şunlardır: Adem Kalça, Azize Tözem, Hamiyet Duygulu, Hasan Tunç, İhsan Giser [Yıldırım], Lami Utku, Nail Hilkat, Nebahat (!?), Nevzat Ekmekçi, Nezihe Darga, Özen Özbek, vd.; Topluluğa, kuruluşundan kısa bir süre sonra; Sadettin Kaynak’ın teşviki, Cevdet Çağla’nın … Hasan Sözeri’nin oluru ile Maçkalı Cemile Cevher [Çiçek] de dahil olur. Cemile cevher’in verdiği bilgiye göre; Hasan Sözeri’den başka, toplulukta görev yapan ilk [Doğu] Karadenizli sanatçı kendisidir. (**) Hemşinli Tulum Sanatçısı Sn. Remzi Bekar, C. Cevher ile yaptığı bir sohbette Cemile Hanım’ın; “Hasan Sözeri bana hep “kızım” derdi. Bir abi, bir baba gibiydi. Ankara’ya gidince ben çok büyük boşluk yaşadım. Ondan çok şey öğrendim.” dediğini anlatır. Nitekim Hasan Sözeri sonrası içine düştüğü boşluğu H. Tunç ile yaptıkları Radyo ve Sahne çalışmaları ile doldurdu. Hasan Sözeri; topluluk elemanlarına, kendi repertuvarından Karadeniz bölgesi türkülerini, kemençesi eşliğinde ve notaya bağlı olmaksızın, kulak dolgunluğu ile öğretir. Cemile Cevher; Hasan Sözeri’nin nota bildiğini, ancak haftalık yayın sıklığından ve elemanların nota bilmemesinden dolayı, türküleri nota ile öğretmek yerine, kulaktan ezberletme yolunu tercih ettiğini söyler. O yıllarda Radyo yayınları canlı yapılmaktadır. Hasan Sözeri, yayın esnasında, bir yandan seslendirilecek türkülerin anonslarını yapmakta, diğer yandan da kemençesi ile eşlik ettiği topluluğu yönetmektedir. Yayınlarda, toplu okuma yanında, solo okumalar da yapılmakta; gerektiğinde solo okuyacak sanatçılara, yine Hasan Sözeri kemençesi ile eşlik etmektedir. Topluluk içinde; “Kemençe” ile birlikte, “Saz/Bağlama”, “Tulum” ve “Kaşık” da kullanılır. Kemençe yanında “Saz/Bağlama” da çalan Hasan Sözeri’nin diğer saz arkadaşları: Adem Kalça (Kemençe), Aşık Ahmet (Tulum), Hasan Tunç (Kemençe), Nezihe Darga (Kaşık), ve diğerleridir. Karadeniz’den sesler Topluluğu’nun şüphesiz en parlak, en başarılı ve en uzun ömürlü sanatçısı Cemile Cevher [Çiçek] olmuştur. Cemile Cevher, Karadeniz ağzı ile okuduğu türkülerle, topluluğa hem bir dinamizm kazandırmış ve hem de özel repertuvarı ile topluluk repertuvarının zenginleşmesine katkıda bulunmuştur. Bu arada, Hasan Sözeri’den öğrendiği pek çok Karadeniz türküsü ile kendi repertuvarını da zenginleştirme imkanı bulmuştur ki Cemile Cevher’in zengin Karadeniz türküleri repertuvarı içinde, Hasan Sözeri’den kendisine intikal eden pek çok türkü vardır. Başka bir deyişle, Hasan Sözeri’nin sesinden ve kemençesinden öğrenilen türkülerin en başarılı yorumcusu Cemile Cevher [Çiçek] olmuştur ve Cemile Cevher, bu türkülerin, toplumun her kesimine sevdirmek için büyük bir gayret göstermiştir. Cemile Cevher, “Karadeniz’den Sesler” topluluğunda iki yıl kadar çalıştıktan sonra, bir süre Maçkalı Hasan Tunç ile de çalışmış ve 1955 yılında itibaren de Yurttan Sesler Topluluğu’nun daimi sanatçıların birisi olarak uzun yıllar TRT mikrofonlarından sesini duyurmuştur.

Hasan Sözeri’nin bestelediği ve bir kısmı dönemin usta sanatçıları tarafından plaklara okunan ve TRT TSM Repertuvarına da giren şarkıların bazıları şunlardır: “Ağlasam ne çare”, “Akşam olmuş herkes gitmiş”, “Aşık olmak yasakmış sanki”, “Aşk masalmış”, “Aşkımı aramak için”, “Bekçi Baba”, “Bekle demiştin o yerde”, “Benim kaderim”, “Bir yetimin şarkısı”, “Bir zamanlar sen benimdin”, “Boş yere söyleme yemin eyleme”, “Bugün gönülden dertliyim”, “Bugün gurbet yolcusuyum”, “Deniz gibi gözlerin”, “Domestik”, “E mi”, “Fatoş”, “Geçti ömrüm viranede”, “Gelişin senin gülüşün senin”, “Giden sevgilinin ardından”, “Gönlüme bir ateş düştü”, “Gönlümün ateşi bağrımı yaktı”, “İki gönül bir olunca”, “İnanamam”, “Kalbimde kiralık yer yok”, “Karanfilim açmaz oldun”, “Kayıkçı”, “Kayıp Ayla’nın şarkısı”, “Kime canım desem”, “Sana ne kime ne”, “Sen çiçekdin ben de arı”, “Sevdiğimi anladıkça”, “Şeker ayı  bal ayı”, “Unutamam”, “Ver elini koy kalbime”, “Yalan dünya, garip dünya”, “Yavru kuşlar”, “Yok yok”, vd.

Hasan Sözeri; vefatına kadar, Kalaba Spor kulübünün başkanlığını yapar ve vefatından sonra da “Onursal Başkan” olarak anılır.

Ankara Radyosu bünyesinde faaliyet gösteren “Karadeniz Türküleri Ses ve Saz Topluluğu” tarafından yayınlanan “Karadeniz Havaları” programına katılan sanatçılar arasında Nevin Argun, Hamiyet Duygulu ve Özen Özbek gibi sanatçılar yer almakta ve Hasan Sözeri de bu topluluğu yönetmektedir.

Ailesinde, bu hususta her iki makama yazılmış, 23 Temmuz 1968 tarihli bir dilekçe mevcuttur.

Bu eser, 1965 yılında Zeki Müren tarafından Grafson plaklarına okunmuş ve sahnelerde ilk kez lanse edilmiştir.

Ses Sanatçıları Ansiklopedisi, “Hasan Sözeri”, İstanbul, 1970, Neşriyat Anonim Şirketi, Tifdruk Matbaacılık Sanayii A.Ş. Basımevi, s.260; Süleyman Şenel, Cemile Cevher/Hayatı-Sanat Hayatı, İstanbul, 2000, Anadolu Sanat Yayıncılık, s. 14-15; Süleyman Şenel İlla ki Cemile Cevher Söylesin, İstanbul, 2012, s. 59-66, 136-143 [Resimli/Notalı].

 

Sözgelimi, Pathé Plak Firması da; 1969-1970 yılı Pathé Plakları Umum Kataloğu’nda [No: 9], onun doldurduğu plaklar listesini sanatseverlere şöyle takdim eder:

  • Ay vurur pencereye (PT 37),
  • Derelerin derini (PT 41);
  • Garardı Karadeniz (PT 37);
  • Gelin çıkartma havası (PT 240);
  • Ha bu kız gelin olacak (PT 250);
  • Ormana bir şey oldu (PT 250);
  • Rize güzel memleket (PT 30);
  • Sallama horon havası (PT 240);
  • Şişman kız (PT 30);
  • Trabzon iskele/Yeni aldım teskere (PT 41) [Trabzon-Vakfıkebir].

Osman Zeki Sözeri’nin hazırladığı bir listeye göre; Hasan Sözeri’nin notları arasında Rize dışı yörelere ait olarak gösterilen türküler de aşağıda gösterilmiştir. Bicoğlu Osman, Hasan Tunç, Cemile Cevher, Tulum-Zurnacı Aşık Ahmet ve muhtemelen kaynağı bilinmeyen halk sanatkarlarından öğrenilmiş türküler de şunlardır:

  • Açıldım açıldım açılamadım (Karadeniz gemici türküsü) [Bütün (Karadeniz];
  • Ay vurur aylanamam [Trabzon-Akçaabat];
  • Dere akıyor dere [Trabzon-Maçka];
    • Gelin ağlar yaşi yaşi [Trabzon/Maçka]
    • Hemşin oyun havası (Tulum-zurna havasının kemençeye adapte edilmiş hali)/[Artvin-Hemşin];
    • Kemençe çala çala [Giresun-Görele];
    • Neren ağrır neren ağrır [Giresun-Görele];
    • Şu gelen kayık mıdır [Trabzon-Akçaabat];
    • Odanın tahtaları [Trabzon-Maçka];
    • Oy dere dere dere [Trabzon-Maçka];
    • Oy kemençem kemençem [Trabzon-Maçka];
    • Sabahtan kalktı kızlar [Trabzon-Maçka];
    • Yol gider mi gider mi [Trabzon-Pulathane].

Hasan Sözeri’nin büyük oğlu Osman Zeki Sözeri’nin hazırladığı bir listeye göre; Hasan Sözeri’nin notları arasında Rize yöresine ve güftesi/bestesi Hasan Sözeri’ye ait olarak gösterilen türküler de şunlardır:

  • Allah’ıma yalvardım [Rize];
  • Asmada beyaz üzüm [Rize];
  • Ateşim var külüm yok [Rize];
  • Atma türkü atarım [Rize];
  • Bahçede karayemiş [Rize];
  • Bir kaç türkü diyeyim [Rize];
  • Bu gece rüya gördüm [Rize];
  • Cigarımın dumanı [Rize];
  • Çiçeğe konar arı (Sıksaray horon havası) [Rize];
  • Dağ başında kestane [Rize];
  • Gelin misin kız mısın [Rize];
  • Gökte yıldız ay misun [Rize];
  • Ha buranın ekini [Rize];
  • Hamsi kurban olayım [Rize];
  • Hey gidi Karadeniz [Rize];
  • Hey Rize’li güllü kız [Rize];
  • Kar yağar zarar mıdır (Kaynana türküsü) [Rize];
  • Karadeniz üstüne [Rize];
  • Karayemiş dediğin [Rize];
  • Kız nereye gideyusun [Sepet türküsü) [Rize];
  • Oy şişman kız şişman kız [Rize];
  • Rize’nin yolu taşlık [Bu türkü, “Maçka’nın yolu taşlık” mısrası ile de plağa okunmuş olmalı. TRT THM Rep. No: 1738’de de kayıtlı];
  • Salına salına da suya gidersin (Sallama horon havası) [Rize];
  • Sertsaray horonuna [Rize];
  • Sormalı çobanlara [Rize];
  • Spor-Toto Karadeniz türküsü [Rize];
  • Şalvar fistan modası [Rize];
  • Şirindir Rize çayı [Rize];
  • Tabancamın sapıni [Rize];
  • Tel vurdum Rize’ye [Rize];
  • Yesin onu nenesi [Rize].

Hasan Sözeri’nin kaleme aldığı “Karadeniz’den Sesler [Age]” adlı kitaptaki türkü güftelerinin ilk mısraları şöyledir:

  • İçi bin kuruş verdum (Of Of Bir tanem)/Rize Türküsü: Sadık Aynacıoğlu’ndan, s. 15;
  • Ay vuriyi vuriyi (Cicim canım)/Trabzon-Maçka Türküsü: Sadık Aynacıoğlu’ndan, s. 16;
  • Fesum var püskulum yok/Trabzon-Maçka Türküsü: Sadık Aynacıoğlu’ndan, s. 17;
  • Şu celen kayik midur/Trabzon-Maçka Türküsü: Sadık Aynacıoğlu’ndan, s. 18;
  • Bi turçi diyeceğum (Nazmiye)/Rize türküsü: Sadık Aynacıoğlu’ndan , s. 19;
  • Emine’ye coz attum/Trabzon-Akçaabat Türküsü: Sadık Aynacıoğlu’ndan, s. 20;
  • Derenun çenarina/Trabzon-Akçaabat Türküsü: Sadık Aynacıoğlu’ndan, s. 21;
  • Başundaki çemberun/Trabzon-Akçaabat Türküsü: Sadık Aynacıoğlu’ndan, s. 22;
  • Ayağundaki yemeni/Trabzon-Akçaabat Türküsü: Sadık Aynacıoğlu’ndan, s. 23;
  • Çeremite su duşti/Trabzon-Akçaabat Türküsü: Sadık Aynacıoğlu’ndan, s. 24;
  • Asçer ettiler beni (Yemen) / Sefer’in Türküsü: Kemençeci Sefer’den, s. 25;
  • Rize cuzel memleket/Rize Türküsü: Hasan Sözeri, s. 26;
  • Cel cezelum Şaziyem (Şaziyem)/Rize Türküsü: Hasan Sözeri, s. 27;
  • Cemime çektuk yelçen (Kayıkçılar)/Rize Türküsü: Hasan Sözeri, s. 28;
  • Ayağunda çaruğun/Rize Türküsü: Hasan Sözeri, s. 29;
  • Trabzani aşalum/Rize Türküsü: Hasan Sözeri, s. 30;
  • Kurban olayim o kiz/Rize Türküsü: Hasan Sözeri, s. 31;
  • Maçka’nun yoli taşluk/Trabzon-Maçka Türküsü: Hasan Sözeri, s. 32;
  • Mendil verun sileyim (İhsan’ın Türküsü): Hasan Sözeri, s. 33;
  • Turçi soylerum turçi (Naciyem)/Trabzon-Akçaabat Türküsü: Hasan Sözeri, s. 34;
  • Teyze kizun Ayişe (Teyzemin kızları)/Rize Türküsü: Hasan Sözeri, s. 35;
  • Çiktum kurbet çar içun (Sallama Horunu)/Rize Türküsü: Halk’dan, s. 36;
  • Yence kizun bi tane/Rize Türküsü: Halk’dan, s. 37;
  • Çerez çiçek açayi (Can can canım canım)/Rize Türküsü: Halk’dan, s. 38;
  • Duman dere yukari/Trabzon-Akçaabat Türküsü: Halk’dan, s. 39.

[Alfabetik]:

  • Asçer ettiler beni (Yemen)/Sefer’in Türküsü: Kemençeci Sefer’den, s. 25;
  • Ay vuriyi vuriyi (Cicim canım)/Trabzon-Maçka Türküsü: Sadık Aynacıoğlu’ndan, s. 16;
  • Ayağunda çaruğun/Rize Türküsü: Hasan Sözeri, s. 29;
  • Ayağunda yemeni/Onlar yenidir yeni/Trabzon-Akçaabat Türküsü : Sadık Aynacıoğlu’ndan, s. 23;
  • Başundaki çemberun/Trabzon-Akçaabat Türküsü: Sadık Aynacıoğlu’ndan, s. 22 [Osman Zeki Sözeri’nin hazırladığı bir başka kayıtta Trabzon-Maçka olarak da kaydedilmiş];
  • Bi turçi diyeceğum (Nazmiye)/Rize Türküsü: Sadık Aynacıoğlu’ndan, s. 19;
  • Cel cezelum Şaziyem (Şaziyem)/Rize Türküsü: Hasan Sözeri, s. 27;
  • Cemime çektuk yelçen (Kayıkçılar)/Rize Türküsü: Hasan Sözeri, s. 28;
  • Çeremite su duşti/Trabzon-Akçaabat Türküsü: Sadık Aynacıoğlu’ndan, s. 24;
  • Çerez çiçek açayi (Can can canım canım)/Rize Türküsü: Halk’dan, s. 38;
  • Çiktum kurbet çar içun (Sallama Horunu)/Rize Türküsü: Halk’dan, s. 36;
  • Derenun çenarina/Trabzon-Akçaabat Türküsü: Sadık Aynacıoğlu’ndan, s. 21;
  • Duman dere yukari/Trabzon-Akçaabat Türküsü: Halk’dan, s. 39;
  • Emine’ye coz attum/Trabzon-Akçaabat Türküsü: Sadık Aynacıoğlu’ndan, s. 20;
  • Fesum var püskulum yok/Trabzon-Maçka Türküsü: Sadık Aynacıoğlu’ndan, s. 17;
  • İçi bin kuruş verdum (Of Of Bir tanem)/Rize Türküsü: Sadık Aynacıoğlu’ndan, s. 15;
  • Kurban olayim o kiz/Rize Türküsü: Hasan Sözeri, s. 31;
  • Maçka’nun yoli taşluk /Trabzon-Maçka Türküsü: Hasan Sözeri, s. 32;
  • Mendil verun sileyim (İhsan’ın Türküsü): Hasan Sözeri, s. 33;
  • Rize cuzel memleket/Rize Türküsü: Hasan Sözeri, s. 26;
  • Şu celen kayik midur/Trabzon-Maçka Türküsü: Sadık Aynacıoğlu’ndan, s. 18;
  • Teyze kizun Ayişe (Teyzemin kızları)/Rize Türküsü: Hasan Sözeri, s. 35;
  • Trabzani aşalum/Rize Türküsü: Hasan Sözeri, s. 30,
  • Turçi soylerum turçi (Naciyem)/Trabzon-Akçaabat Türküsü: Hasan Sözeri, s. 34;
  • Yence kizun bi tane/Rize Türküsü: Halk’dan, s. 37.

  Hasan Sözeri’nin oğlu Osman Zeki Sözeri’ye, babasından intikal etmiş olan 21.04.1965 tarihli bir daktilo metninde, Grafson plak firması için çalıp-okuduğu eserlerin listesi vardır. “Derme türküler, halkın malı olup, belirli sahipleri olmadığından herhangi bir kimsenin hak iddiası mevzuu bahis değildir” şeklinde bir notunun düşülen bu listede kayıtlı türküler şunlardır:

  • Kurban olayım e kız [Çalan-Okuyan: Hasan Sözeri, İkinci Solist: Gönül İpek; Söz ve Müzik: Hasan Sözeri];
  • Teyze kızın Ayişe [Çalan-Okuyan: Hasan Sözeri, Söz ve Müzik: Hasan Sözeri];
  • Oy kemençem kemençem [Çalan-Okuyan: Hasan Sözeri, Söz ve Müzik: Derleme];
  • Gökte yıldız ay mısın [Çalan-Okuyan: Hasan Sözeri; Söz ve Müzik: Hasan Sözeri];
  • Asmada beyaz üzüm [Çalan-Okuyan: Hasan Sözeri; İkinci Solist: Gönül İpek; Söz ve Müzik: Hasan Sözeri];
  • Dirvana vurdum uçtu [Çalan-Okuyan: Hasan Sözeri; Söz ve Müzik: Derleme];
  • Oy liman büyük liman [Çalan-Okuyan: Hasan Sözeri; Söz: Hasan Sözeri; Müzik: Derleme];
  • Birkaç türkü diyeyim [Çalan-Okuyan: Hasan Sözeri; Söz ve Müzik: Hasan Sözeri];
  • 9. Rize Sıksaray Horon Havası (Sözsüz) [Çalan: Hasan Sözeri; Müzik: Derleme];
  • Durdanem bir tanem [Çalan-Okuyan: Hasan Sözeri; Söz ve Müzik: Hasan Sözeri];

Hasan Sözeri’nin Pathé ve/veya başka firmalara doldurduğu plakların sayısı ve isimleri tam olarak bilinemiyorsa da; 1969-1970 yılı Pathé Plakları Umum Kataloğu’nda [No: 9] yer alan doldurduğu plaklar listesi ve oğlu Osman Zeki Sözeri’nin hazırladığı listeye göre bu türkülerin yöreleri şöyledir:

  • Ay vurur pencereye (PT 37) [Rize],
  • Derelerin derini (PT 41) [Trabzon-Maçka],
  • Garardı Karadeniz (PT 37) [Rize],
  • Gelin çıkartma havası (PT 240) [Rize],
  • Ha bu kız gelin olacak (PT 250) [Rize],
  • Ormana bir şey oldu (PT 250) [Trabzon-Maçka],
  • Rize güzel memleket (PT 30) [Rize],
  • Sallama horon havası (PT 240) [Rize],
  • Şişman kız (PT 30) [Rize],
  • Trabızon iskele/Yeni aldım teskere (PT  41) [Trabzon-Vakfıkebir].

TRT İstanbul Radyosu Diskoteği’nde, Hasan Sözeri adına kayıtlı plaklar ve çaldığı/çalıp-okuduğu türküler şunlardır:

  • Akayi taşli dere [Çalan: Hasan Sözeri, Okuyan: Münire Şimşek], (33 1/3 Devir), TRT Arşiv No: B-044/B;
  • Ay vurur pencereye [Çalan: Hasan Sözeri, Okuyan: Münire Şimşek], (33 1/3 Devir), TRT Arşiv No: B-044/A;
  • Dirvana vurdum uçtu [Çalan: Hasan Sözeri, Okuyan: Münire Şimşek], (33 1/3 Devir), TRT Arşiv No: B-044/B;
  • Garardi Garadeniz [Çalan: Hasan Sözeri, Okuyan: Münire Şimşek], (33 1/3 Devir), TRT Arşiv No. B-044/B;
  • Geldi Rize’nin yazı [Çalan Okuyan: Hasan Sözeri], (33 1/3 Devir), TRT Arşiv No: B-043/B”;
  • Rize güzel memleket [Çalan: Hasan Sözeri, Okuyan: Münire Şimşek], (33 1/3 Devir), TRT Arşiv No: B-044/A;
  • Rize Sefer Türküsü / (B) [Odeon Plak (78 Devir) LA270557, TRT Arşiv No: 149];
  • Trabizon yolumuz [Çalan Okuyan: Hasan Sözeri], (33 1/3 Devir), TRT Arşiv No: B-043/B”;
  • Yenge kızın bir tane (Nevin Hepgür ile birlikte) / (A) [Odeon Plak (78 Devir) LA270557, TRT Arşiv No: 149].