Şaban REİS

 

Velali Şaban Reis

Şaban REİS - 1   Fırtına İle Yoldaş Denizle Kardeş Olanlar

Balığın bol olduğu ve av verdiği bir gece idi. Onlarca gırgır takımı boğaz ağzında; Anadolu yakasında Ağva, Rumeli yakasında Midye arasında balık peşinde koşuyordu. Bu reislerden biri Şaban Reis durup dinlenmek bilmiyor, mola üstüne mola yapıyordu. Her seferinde de az çok balık alıyor, yaptığı üç molanın balığını yedek motorla satışa gönderiyordu. ‘’ Artık yeter gecede üç voli az değil’’ diye mırıldandığını ve kıyıya dönmeyi düşündüğü bir sırada, tam önünde tepsi gibi balık sürüsü gördü. Yonburnu önlerinde, molaya müsait yerdeydiler. Gördüğü balık ‘’ sanki beni yakala’’ diyordu. Karar verdi, mola edecekti:

Ali Rıza Kaptan, Şaban Reis’in babası 1892 yılında Veliköy’den çıkıp İstanbul’a gelir. Ali Rıza Kaptan’a babası’’ Nereli olduğunu bil, doğduğun köyü, şehri kolay terk etme’’ demişti. O yıllar kıtlık yıllarıydı. Gündoğdu civarında yaptığı balıkçılık Rıza Kaptan’a yetmiyordu. Rize’den ayrılmak kolay değildi, tam iki yıl düşündü karar vermek için, çünkü babasının sözü her zaman aklına geliyordu. Kararını veren Rıza Kaptan üç beş ne varsa biriktirdikleriyle teknesiyle beraber İstanbul’a doğru yola çıktı. Uzun bir yolculuk sonunda Anadolu Fenerine gelen Ali Rıza Kaptan burayı kendine ikinci vatan edindi. Ali Rıza Kaptan Anadolu Fenerinde evlendi. Ahmet, Şaban ve Arif isminde üç tane oğlu oldu. Ali Rıza Kaptanın oğulları içerisinde Şaban Reis sıyrılıyor ve şöhreti yakalıyor. Sarıyerli Muhtar Hacı Mehmet Efendinin kızı ile evlenip Sarıyer’e yerleşiyor.

Türkiye’de Şaban Reis gırgır teknelerinin mimari olarak kabul edilmektedir

Türkiye’de Şaban Reis gırgır teknelerinin mimari olarak kabul edilmektedir. Şaban Reisi yeni arayışlara iten en önemli etken, dört tayfasını kaybetmesi oldu. İşte büyük, ürkütücü, üzüntü verici hatta korkutucu olay Şaban Reisi, Şaban Reis yaptı. Bu olaydan sonra Şaban Reis’te fikri değişikler meydana geldi. Balıkçılık adına neler yapabilirim düşüncesi beynini sarıp sarmaladı. Her an, her saat ve her gün bu durumu kendi nefsinde tartışır duruma geldi. Az konuşuyor, çok düşünüyordu. Bir şeyler yapabilmeli, balıkçılığı kolaylaştırmalı, alamanalar, istinya halatı, ağlar, kürekler işkence aracı olmaktan çıkarılmalıydı. Ama nasıl olacaktı? Bu sorun üzerine kafa yormaya başlamıştı. Ama işe nereden ve nasıl başlayacaktı.

Amacı için bir değil birkaç Ay Güzeli’ni feda edebilirdi

Sonunda kararını veren Şaban Reis yıllardan beri kafasında tasarladığını uygulamaya koyuldu. Anarşa, Güner, Ergün, motorlarını yıllar yılı çekici olarak kullanmıştı. Son olarak da Ay Güzel’i ile aynı işi yapmıştı. Bütün aldığı motorlar baltabaş tipi teknelerdi. Hepsini de çok seviyordu. Ama Ay Güzeli’ ne hayrandı. Hele piyadesine yani üç çifte alamanasına sevdalı idi. Ne kadar yaşlansa o kadar kendisini sevdirir gibi, ondan bir türlü vazgeçemiyordu. Piyadeyi seyretmekten zevk alıyor, Ay Güzeli’ne ise doyamıyordu. Amacı için bir değil birkaç Ay Güzeli’ni feda edebilirdi. Kararını verdi; Ay Güzeli’li kıçtan kesilecek ve yeniden dizayn edilecekti.

O günden sonra yapılan bu tür teknelere Terata denildi

Şaban Reis hemen düşüncelerini uygulamaya koydu ve Ay Güzelini kıç üstünü söktürüp attı. Kıç üstü düz alan yani sağanlık haline getirildi. Ancak tekne çektirme tipi olduğundan kıç tarafı sona doğru gittikçe daraldığı için teknenin sancak ve iskele taraflarındaki kıç kaynaların ın bulunduğu yerden tekne kıçına doğru çıkma yapıldı. Teknenin kıçından bir metre kadar geriye giden çıkmaların üzerine kalın güverte tahtasından döşenilerek sağanlık haline getirildi. Kamara baş tarafa doğru alındı. Yıllardan beri düşündüğü ırgatı aynı istediği şekilde yaptırarak kamaranın arkasına yerleştirerek monte etti. Irgatı çalıştırmak için yan tarafına 12beygir kuvvetinde makine koyuldu. İstanbul’un namlı reisleri Şaban Reisin yaptıklarını şaşkınla izliyorlardı. Bir araya geldiklerinde içlerinden biri;

‘’ Ay Güzeli’ni ne yaptın?’’ diye sorunca yanıtı kısa oldu.

‘’ Hiç ne olacak terata yaptım, bütün hüner onda olacak.’’ diye cevap verdi.

O günden sonra yapılan bu tür teknelere Terata denildi. Şaban Reis’in yaptıklarına Reislerin kanı bir türlü ısınmıyordu. Hatta birçoğu ‘’ yapsın da görelim’’ derken, bir kısmı oralı bile olmuyordu. Yılların kurdu Şaban Reis rahattı ve ‘’Bekleyin görün’’ dercesine balıkçılık mevsiminin açılmasını bekliyordu. Reisler şaşkındı! Öyle ya; her reis otuz beş tayfa ile balığa çıkarken Şaban Reis yirmi beş tayfa ile çıkacaktı. Bu durumda tayfa sayısı az olduğu için kumanyadan ve paydan da büyük oranda tasarruf sağlanacak, böyle olunca mevcut tayfalara daha fazla para verebilecekti. Yeni tayfalar gelince Şaban Reis’in inatçılığını herkes anladı. Eleman azlığı nedeni ile Şaban Reis’in büyük zorluk çekeceği düşüncesi tüm reislerde hâkimdi, sanki başarısızlığını dört gözle bekleniyordu.

Şaban Reis’in yanı başında dolaşıp duruyorlardı

Şaban Reis balığa çıktığında diğer balıkçı reisleri uzaklara gitmiyor, gitmek istemiyor. Şaban Reis’in yanı başında dolaşıp duruyorlardı. Nerede ise, balık gördüklerinde mola etmeyecekler ve Şaban Reis’e mola etme fırsatı vermeyeceklerdi. Amaçları biran önce Şaban Reis’in hangi koşullarda mola ettiği ve ne gibi zorluk veya kolaylıkla karşılaştığını görmekti! Her zaman ki gibi sakin bir şekilde bildiği sularda balık peşinden gidiyor ve gördüğü balığı yine takip ederek, adeta uyutarak mola ediyordu.

Bütün reisler hayret ve şaşkınlık içerisindeydiler.

Yeni düzenle balık tuttuklarına göre Şaban Reis haklı diyenlerin yüzü gülüyordu. Şaban Reis’in düşüncesi istinga halatı ile birlikte ağın da ırgatla birlikte çekilmesini sağlanması idi. Nitekim bu iş için yeni bir düzenek yaptırdı. Motorunun sancak tarafına demirden yaptırdığı bir düzenek ile ağ çekilmesi yolunda bir adım attı. Hem istinga halatını hem de ağı ırgatla çekme kolaylığını sağladı. Şaban Reis yenilik adına verdiği büyük mücadelede isteğini elde etmişti. Neredeyse bütün reisler olayı benimsediler.

Şaban Reis, takımı denize çıkmak üzere hazırlamak için eskisi gibi fazla yorulmuyordu. Zira kaynının oğlu Cüneyt’i yanına almış reis olarak yetiştirmişti. Daima Şaban Reis’in yanında bulunuyor. Sağ kolu olarak zamanla reis oluyordu. 1954 yılında iyi balıkçılık oldu. Boğazda ve Karadeniz’in her tarafında bol balık tutanlar arasında Şaban Reis’te vardı. Bilhassa Karadeniz Ereğli balıkçılığında çok iyi çalışıp çokça balık tuttular.

1955 yılı Şaban Reis için radar yılı oldu

Şaban Reis’in son 2 yıldan beri düşüncesi balığa daha uzaktan ve derinde iken nasıl görebiliriz noktasına takılı kalmıştı. Bir radar alacaktı. Radarla gemiler istedikleri gibi hareket ettiklerine göre, önü ve arkasındakileri gördüklerine göre radarla balık görülebilir diye düşünüyordu. 4500liraya peşin parayla bir radar aldı. 1955 yılı Şaban Reis için radar yılı oldu. O gün balığa çıkan Şaban Reis, balığı radarla gördüğü gibi, gözleri ile de görüyordu. İlk molasın da hayli yabancılık hissetti.

Şaban Reis denize çıkan en yaşlı reislerden biriydi. Hem de en beceriklisi ve ustalarındandı. Aslın da balık bol olduğu zaman her reis balık avlardı. Ancak balığın kendisini göstermediği zamanlarda balık bulup avlıya bilmek büyük tecrübe sahibi ve becerikli olmayı gerektirdiğini bilmeyen yoktu. Şaban Reis’in ustalığı buradan ileri geliyordu. Şaban Reis bir moladan 27 bin çift torik alarak balıkçılık tarihine bu güne kadar kırılmayan bir rekoru hediye etti.

Şaban Reis balıkçılık konusun da düşündüklerini tek tek gerçekleştirmiştir. Geriye baktığın da ne denli mücadele ve uğraş verdiğini daha iyi anlıyordu. Küçük alamana ile başladığı balıkçılığı ne duruma getirmişti.

1977 yılın da balıkçılığın büyük ustası 83 yaşın da hayatını noktalamıştır. Şaban Reis yanılmamış, başlattığı yeniliklerin devamı gelmiş ve genç balıkçı reislerinin atılımları ile Türk balıkçılığı açık denizlerde avlanabilecek teknolojiye ulaşmıştır.